https://inkakademi.com/wp-content/uploads/2017/11/1-6.jpg

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz ?

Kars Kağızman ilçesinde, meyve ağaçları içinde bir evde doğdum. 15-16 yaşlarımdan beri uğraşıyorum. Bu sanat uğruna 23 yılı devirmişiz geriye bakınca.

 

Dövme ile nasıl tanıştınız? İlk dövmenizi ne zaman yaptınız?

Geçmişte oyuncak yoktu ve kendi oyuncaklarımızı kendimiz yapardık. Ben de o dönem oyuncaklarımı hep kendim yaptım. Bu da hayal gücümü fazlasıyla geliştirmiş olacak ki bugünlere gelmeme sebep oldu çünkü en önemli şey hayal gücüdür. Yoksa fotokopi makinesine döner insan. İlk dövmemi hatırlamıyorum bile. Sadece o dönemi anımsayabiliyorum çünkü beynim öyle modeller ve kurgularla dolu ki bazen önemli anıları yok edebiliyor. Anımsadığım kadarıyla kayısı toplamaya gittiğimiz sırada mola yerinde yaşlı bir gazinin kolunda çapa dövmesi görmemle dövmeye ilgi duyduğumu hatırlıyorum. Hep anormal şeylere ilgi duyan bir çocuk düşünün. Kendi kendime sinsice yerleşti bu sanat. Hayatıma orada burada bir şekilde başladım. Yol gösteren biri yoktu, internet yoktu, bu işi bilen çok fazla kimse de yoktu. Hatta ailem ve tüm çevrem de köstek oldu. Böyle olması daha da itti beni. O zaman karşı olan herkes, şimdi gurur duyuyor benim tabii. Bu kültür aslında yeni yeni yerleşiyor içimize. Bu da hayatın döngüsü müdür nedir, arz talep işte.

 

Dövmelerinizi kimler yaptı? Eserini taşımak istediğiniz özel birisi var mı?

Bir tek dövmem var dört yapraklı yoncam ve onu da kendim yaptım. Dört yapraklı yoncam elimin hemen üzerinde, eskidi ama bir fotoğraf gibi bakmalı insan bazen dövmeye. O tarihi hatırlatır. Yenilemek ruhani bir zarar verebilir diye düşünüyorum.

 

Unutamadığınız bir dövme hikayesi var mı?

Bir gün bir teyze torununu getirmiş, torunu dediysem küçük birisi değil. Dedi ki; “Yavrum bir korkum var. Güvenemiyorum torunuma, dövme yaptırmasına. Dövme bağımlılık yapıyormuş diyorlar, içinde uyuşturucu falan varsa söyle, benim torunuma yapma”. Birkaç dakika bakakaldım, hiç unutamam. Boşanmaya giden çiftin o günün tarihini yazdırması mı dersiniz. Daha neler neler…Dövme kelimesini duyduğunuzda aklınıza ilk ne geliyor?

Bu sanat insanın içinin yansıması olmalı ve bizler birer aynayız. Bir psikolog gibi oturup dinler ve konuşmalar yaparız. Fikir alışverişleri ile ortaya bir tasarım, kısaca hikâye çıkarırız. Kendi hayal gücümüzün yardımı ile düşünceden, bedene… İşte dövme bu, dövmeciler bunu yaşamalı, ben bunu yaşıyorum, ben buyum.

 

Keşke yapmasaydım dediğiniz bir dövme oldu mu? Dövme yaptırmak isteyenler nelere dikkat etmelidir?

Dinsel dövmelerden uzak duruyorum ve herkes durmalı. Bazı değerler yürekte yaşanır. Bu tarz şeyleri bedene kazımaya gerek yok diyorum ve demeye de devam edeceğim.

 

Sizce kriz geçirten müşteri profili nedir?

Bana da her meslektaşım gibi dövme yaptıracacağım, ama ne istediğimi bilmiyorum diyen bir sürü kişi geliyor. Bunlardan gına gelmedi diyemem. Ben de onlara diyorum ki “yahu ben senin bedeninde taşımak istediğin şeyi bilemem ki, seni senden daha çok kim tanıyıp yorumlayabilir? Sonuçta yaptıracağın dövme de seni yorumlayacak.”

 

Dövme sanatına yeni başlayacaklar için ne söyleyebilirsiniz?

Bu sanata gönül veren yeni kardeşlerim; egonuzdan, kibirinizden sıyrılın ve bu sanata saygı duyun. Bakın o zaman bu sanat size nasıl koşacaktır.

 

Dergimiz hakkında düşüncelerinizi paylaşmak ister misiniz?

Bu dergide yer almak benim için bir onurdur. Gurur duydum. Sesimiz olduğunuz için teşşekür ederim.

4 thoughts on “Sars ile Dövme Üzerine Röportaj

  1. Merhabalar, Pariste bildiğiniz bir akademi var mı acaba ? Yeni başladım bende evde yapıyorum, çok güzel gidiyor.Üstünde durmak istiyorum.

  2. Size bir eleştirim olacak çünkü çok fazla keşfetime çıkmaya başladınız. Bence reklamınızı başarılarınız ve hocalarınız üstünden yapın oraya gelen açık giyinen kadınları videoya çekerek değil çünkü farklı bir algı yaratıyorsunuz. Eğer kalite bu kadar iyiyse işlerinizi daha fazla gösterin bence:)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir