https://inkakademi.com/wp-content/uploads/2017/11/1-6.jpg

Türklerin dövmeyle tanışması çok eskidir. Dövmenin en eski icra edilen yerlerinden biri, Mezopotamya olarak bilinmektedir. Anadolu da dövme M.Ö. 2000 yıl öncesinde başlamıştır.  Kimi zaman unutulsa da, Güneydoğuda bir dönem göç etmekte olan Araplar, oradaki erkek ve kadınlara ‘dövün’ olarak adlandırdıkları dövmelerden, arpa buğday vb. yiyecekler karşılığında yaptırmışlardı.

I. Güneydoğu Bölgesi’nde birçok kişide dövme izlerine rastlanmaktadır

Yanmış bir kibrit çöpü ile vücudun üzerine çizilen şekilleri, üç ya da dokuz adet halinde bir araya getirdiği iğneleri, koyun ödü ve kazanların altında toplanan isle hazırlanan karışımı, alt deriye işlemişlerdir. İğne sayısının üç veya dokuz adet olmasının mistik özelliği olduğu bilinmektedir.  Dövün, kadınlar tarafından, genel olarak çene, çene altı, ayak bileği, boyun, göğüs ve el üstlerine işlenmiştir.

Erkeklerde ise, şakaklarda ve kollarda yoğunlaşan, Arap harfleriyle yazılmış, isim ve ibarelere, aslan, yılan, ay gibi şekillere rastlanmaktadır.
Hala örneklerin yaşadığı doğu bölgesinde, dövmenin dinsel ve büyüsel kökenini, aşiretlerin ve bağlı bulundukları toplulukların, işaret ve simgelerini belirtmede, süslenme ve güzel görünme amaçlı, hastalık ve nazardan korunma, uğur ve tılsım niteliği taşımakta olduğunu ifade etmişlerdir

Dövme sanatı, birçok şey gibi doğudan başlamış sayılsa da, batı kesimlerde tekrardan halkça tutulmuş ve bu sanatı icra eden çok iyi ustalar yetişmiştir. Günümüzde dövmeyle ilgili çok büyük ve profesyonel dövme stüdyoları açılmış, hem yerli halka, hem de turizme hizmet etmekte ve her geçen gün hızla ilerlemektedir.

 

Sanatkâr esaslı kültür sahibi olmalı ve tarihini iyi bilmelidir.
Mustafa Kemal Atatürk

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir